
Yapay Zekâyı Anlamak: Teknik Bilgiye Gerek Kalmadan Bilinçli Kullanıcı Olmak
Yapay zekâ, artık yalnızca teknoloji uzmanlarının ya da yazılımcıların alanı değil. Günlük hayatımızda karşılaştığımız öneri sistemlerinden, iş yerlerinde kullanılan otomasyonlara kadar yapay zekâ, farkında olmasak da pek çok kararımızı etkiliyor. Bu nedenle, temel bir yapay zekâ okuryazarlığına sahip olunması giderek daha büyük bir ihtiyaç haline geliyor.
Sekb olarak sunduğumuz Yapay Zekâ Okuryazarlığı Eğitimi, katılımcılara teknik programlama bilgisi olmadan da bu dünyayı anlamayı öğretiyor. Eğitim, maksimum dört kişilik gruplarla, etkileşimli şekilde ve akıllı tahta desteğiyle yürütülüyor. Katılımcılar; algoritmanın ne olduğu, verinin kararları nasıl şekillendirdiği gibi temel kavramları sade bir dille öğreniyor.
Bu eğitimin en önemli katkısı, katılımcının yapay zekâya maruz kaldığı alanlarda artık daha bilinçli kararlar alabilecek bir kullanıcı hâline gelmesi. Örneğin bir yöneticiyse, kullandığı otomasyon sistemlerinin hangi varsayımlarla çalıştığını daha iyi anlar. Bir öğretmense, öğrencilerine teknolojiyi daha dengeli sunabilir. Bir ebeveynse, çocuklarının ekranla olan ilişkisinde rehberlik yapabilir.
OECD’nin Nisan 2025’te yayımladığı “Bridging the AI Skills Gap” raporuna göre, yapay zekâ çağında hem özel hem genel düzeyde YZ okuryazarlığına duyulan ihtiyaç hızla artıyor. Raporda, genel iş gücünün çoğu için, teknik derinlikten çok yapay zekâyı kavrayacak bir düzeyde beceri geliştirmek gerektiği vurgulanıyor. Ayrıca LinkedIn’in 2024 İstihdam Trendleri Raporu, dünya genelindeki bilgi çalışanlarının %75’inin artık yapay zekâyı günlük iş süreçlerinde kullandığını ortaya koyuyor.
Bu durum, yapay zekâyı yalnızca geliştirenlerin değil, onu kullanan herkesin de en az temel düzeyde bir yapay zekâ okuryazarlığına sahip olması gerektiğini gösteriyor.
Teknik bir uzman olmasak bile, yapay zekâyı anlayan ve doğru kullanan bireyler olarak dijital dünyada etkin kalmak artık bir ayrıcalık değil, zorunluluk haline gelmiş durumda.