
Türkiye’de Özel Sektörün Görmezden Geldiği Finansal Kırılganlıklar
Ekonomik göstergelerle iç içe yaşayan özel sektör, zaman zaman dalgalı dönemlerden geçse de, asıl hasarı çoğunlukla beklenmedik kriz anlarında alır. Bu krizlerin çoğu, erken fark edilmeyen ve önlem alınmayan yapısal kırılganlıkların sonucudur. Bu yazıda, Türkiye’de özel sektör şirketlerinin sıklıkla göz ardı ettiği kritik finansal zayıflıkları ve bu zemin üzerinde neden proaktif kriz hazırlığının kaçınılmaz olduğunu ele alıyoruz.
Görünmeyen Ama Büyüyen Risk: Artan İflaslar
2024’te Türkiye’de iflas eden şirket sayısı, bir önceki yıla göre %23 artış gösterdi. Bu artış yalnızca küresel etkilerden değil, şirketlerin içeriden kırılganlaşan yapılarından kaynaklanıyor. Toplamda 465 şirket faaliyetini sonlandırmak zorunda kaldı; bu da krizlerin sadece makro koşullarla açıklanamayacağını, şirket içi hazırlıksızlığın belirleyici olduğunu gösteriyor. Bu artış, sektörden bağımsız tüm özel sektör oyuncuları için uyarıcıdır.
Nakit Yönetiminde Alarm: Likidite Zayıflığı
Capital Dergisi’nin 2023 araştırmasına göre, Türkiye’nin en büyük 50 şirketinden 30’unun likidite oranı düşüşte. Sadece 11 büyük firmanın likidite oranı “1 ve üzeri” ideal seviyede. Büyük şirketlerin bile nakit dengesi zorlandığında, orta ve küçük ölçeklilerin likidite sorunlarını görmezden gelmesi sürdürülebilir değildir. Nakit sıkışıklığı kriz zamanlarında ilk kırılma noktalarından biridir.
Döviz Borçlanması: Derinleşen Bağımlılık
Türkiye’de reel sektör firmalarının büyük kısmı TL üzerinden faaliyet gösterirken, borçlanmalarını döviz cinsinden yapmaktadır. Ortalama döviz borçlanma oranı %70’e yakındır. Ani kur sıçramalarında şirket bilançoları hızla bozulabilir ve özkaynak eriyebilir. Bu risk yıllardır bilinse de, çözüm yönünde yaygın bir hareket henüz gelişmemiştir.
KOBİ’lerde Derinleşen Şok Hassasiyeti
TCMB verilerine göre küçük ve orta ölçekli işletmeler, kur artışları, faiz baskısı veya finansmana erişim zorlukları gibi dışsal şoklara karşı büyüklerden daha kırılgandır. Kısa vadeli dönen varlıklarla çalışan ve dış finansmana bağımlı KOBİ’lerde yaşanan tedarik aksaması işletmenin tüm döngüsünü riske atabilir. Bu nedenle kriz yönetimi, mali değil, doğrudan hayatta kalma meselesidir.
Kriz Anında Çöken Yapılar: Karar ve Rol Belirsizliği
Finansal kırılganlıklar sadece sayısal sorunlar değil, krizlerde şirketlerin karar alma mekanizmaları da baskı altına girer. Rol tanımlarının belirsizliği, yönetim uyumsuzlukları ve geç verilen kararlar, krizi derinleştirir. Teknik olarak güçlü şirketler bile organizasyonel dağınıklık nedeniyle tökezleyebilir.
Proaktif Çözüm: Finansal Kriz Simülasyonu ile Kurumsal Hazırlık
Çözüm, riskleri tanımlamanın ötesinde, gerçek zamanlı koşullarda test etmektir. Sekb olarak sunduğumuz danışmanlık modeli; şirketlerin mali verilerini, operasyonel işleyişini, departmanlar arası koordinasyonu ve kriz anındaki karar reflekslerini ölçer. Sektörel yapıya uygun senaryolar (satış düşüşü, döviz şokları, tedarikçi iflasları, kredi daralmaları) eş zamanlı uygulanır. Böylece ekiplerin gerçek kriz koşullarındaki performansı gözlemlenir ve gelişim alanları belirlenir.
Türkiye Gerçeği: Simülasyon Kullanan Şirket Sayısı Çok Az
Finansal kriz simülasyonu, ABD ve Avrupa’da yaygınken, Türkiye’de bu uygulamayı yapan firma sayısı çok azdır. Oysa kırılgan bir ekonomide faaliyet gösteren şirketler için bu hazırlık artık tercih değil, zorunludur.
Sekb olarak Sakarya merkezli yürüttüğümüz bu danışmanlık hizmeti, İstanbul, Ankara ve Bursa başta olmak üzere, talep eden tüm Türkiye genelindeki firmalara sunulmaktadır.
Kırılganlıklara Odaklanın
2024’te %23 iflas artışı, %70 döviz borçluluğu ve büyük şirketlerde bile düşen likidite oranları bize şunu söylüyor: Krize yakalanmamak için bilançonun yanı sıra kurumsal reflekslerinizi de test edin. Sekb’in finansal kriz simülasyonu danışmanlığı, kırılganlıkları görünür kılarak şirketinizi gerçek krizlere karşı daha dirençli hale getirir.